top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 23 sonuç bulundu

  • Kişisel Web Site | Şeyda Şentürk

    Şeyda Şentürk Sosyal Medya Yönetimi "Değişim Bizimle Başlar" Hoşgeldin... Markanı algoritmaya değil, stratejiye teslim etmek istiyorsan doğru yerdesin! @seydasenturkonline Dijital Dünyaya Hoşgeldiniz Sosyal medya, doğru yönetildiğinde sadece paylaşım yapmak değil; markanı büyütmek, sadık bir topluluk inşa etmek ve satışa dönüşen gerçek bir etki yaratmak demektir. 6 yıllık profesyonel tecrübemle, küçük işletmelerden kişisel markalara kadar onlarca markanın dijital dünyada sürdürülebilir, stratejik ve görünür olmasını sağladım. Danışmanlık verdiğim markalar, 3 ayda %200 erişim artışı, %40 daha yüksek etkileşim oranı ve gerçek dönüşüm sağlayan içerik planları ile fark yarattı. Benimle çalışan markalar; ne paylaşacağını düşünerek vakit kaybetmez, her içeriği güçlü bir stratejiye bağlar ve doğru kitleye ulaşır. Danışmanlık ve eğitimlerimle sana: ✅ Markanı doğru konumlandırmayı, ✅ Hedef kitleni netleştirip ulaşmayı, ✅ İçeriğini algoritmaya değil stratejiye göre planlamayı, ✅ Sosyal medya yönetimini sürdürülebilir ve profesyonel hale getirmeyi öğretirim. Burada hazır şablonlarla değil, her markanın kendi özgün hikayesini yazarak ilerlerim. Ben senin yanındayım: Yol gösteren, planlayan, birlikte büyüten. Eğer sen de dijital dünyada fark yaratmak, güçlü bir topluluk kurmak ve sosyal medyayı gerçek bir iş ortağına dönüştürmek istiyorsan doğru yerdesin. Hedefin netse, hemen başlayalım! Daha Fazla Gör Hizmetlerim 1 Saatlik Instagram Strateji Yol Haritası Belirleme Instagram Aylık İçerik Planlama Paketi (4 Haftalık Plan) Reels Fikir Bankası + Kanca Başlık Seti 4 Haftalık Instagram Mentorluk Programı (Birebir Destek) Başlangıç Aylık Sosyal Medya Yönetimi Paketi Büyüme Aylık Sosyal Medya Yönetimi Paketi Marka Yönetimi Aylık Sosyal Medya Yönetimi Paketi Daha Fazla Gör Daha Fazla Gör Gündem Hava Durumu Döviz Piyasası

  • Güzel Sözler | Şeyda Şentürk

    Ruhunuzu cümlelerinizle yansıtın... "www.seydasenturk.com" 1. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin, tek bir nefesle yaşamayı. - Friedrich Wilhelm Nietzsche 2. Bazı duvarları insanları dışarıda tutmak için örmeyiz. Kimi zaman da bizi, o duvarları yıkıp yanımıza gelecek kadar önemseyen insanların kim olduğunu öğrenebilmek için öreriz. - Sokrates 3. Doğa hiçbir zaman bizi aldatmaz. Birbirlerini aldatan her zaman insanlardır. - Jean Jacques Rousseau 4. Hayat bir roman değil, bir hikaye gibidir. Bu yüzden ne kadar uzun sürdüğü değil, ne kadar güzel olduğu önemlidir. - Michel de Montaigne 5. Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme: nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun. - Epiktetos 6. Kopan bir ipe düğüm attığınızda ipin en sağlam yeri, o düğüm olur. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan yer o düğümdür. - Georg Wilhelm Friedrich Hegel 7. Başkalarından üstün olmamız önemli değil. Önemli olan, dünkü halimizden üstün olmamızdır. - Lucius Annaeus Seneca 8. Sevdiğiniz bir işi seçin, böylelikle hayatınızda bir gün bile olsun çalışmak zorunda kalmamış olursunuz. - Konfüçyüs 9. Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıl nedeni; senin gibi olmak istediği halde asla senin gibi olamayacağını bilmesidir. Victor Hugo 10. Bırakın gerçekleri gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çalıştığım gelecek benimdir. - Nikola Tesla 11. İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler, gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar. - Özdemir Asaf 12. Beden dediğin aşka vesile. İnsan ruhlara aşık olur, sevdikçe başkasını kendini bulur. - Murathan Mungan 13. Bir kadın aşka inanmıyorum derken, aslında tek bir şey söylemek istiyordur: Hadi beni aşka inandır. - İskender Över 14. İnsan, gülmediği günü, yaşadım diye hayat defterine kaydetmemelidir. - Sokrates 15. Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. - Mustafa Kemal Atatürk 16. Başarılı bir insan olmaya çalışmayın, değerli bir insan olmaya çalışın; başarılı bir insan hayattan verdiğinden fazlasını alır, değerli bir insan ise hayattan aldığından fazlasını verir. - Albert Einstein 17. Bir çocuğun bir erişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır: 1. Nedensiz yere mutlu olmak, 2. Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak, 3. Elde etmek istediği şeyi var gücüyle dayatmak. - Paulo Coelho 18. Gerçek şu ki, herkes seni incitecek. Yapman gereken tek şey, acı çekmeye değer birini bulmak. - Bob Marley 19. İnsan, geride bıraktıklarını özler, sahip olduğundan sıkılır, ulaşamadığına tutulur. Ve ulaşılmaz olan hep aşk olur. - Lucius Annaeus Seneca 20. Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur. - Aristoteles 21. Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır. Yaradanları tarafından vazgeçilmez haklara sahip kılınmışlardır. Bu haklar; yaşam, özgürlük ve mutluluğa ulaşma hakkıdır. - Thomas Jefferson 22. Hayat iki şekilde yaşanır: Ya hiç mucize yokmuş gibi, ya da herşey birer mucizeymiş gibi. - Albert Einstein 23. Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma üzüldüm. - Friedrich Wilhelm Nietzsche 24. Eş seçmek kitap seçmeye benzer, iyi tasarlanmış bir kapak ve cilt ilginizi çekebilir ama içeriği sağlam olmadıkça, sonunu getirmek zordur.- Konfüçyüs 25. Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın, anladığın halde canımı yaktın. - Frida Kahlo güzel sözler

  • Müzik Olmadan Asla | Şeyda Şentürk

    Müzik doğruca ruha seslenir ruh da kendisini ancak müzik yardımıyla en iyi şekilde anlatabilir. Şeyda Şentürk'ün Favorileri. Müzik Olmadan Asla! Müziğin hayatımızdaki önemini daha net anlamamıza yardımcı olacak bir kaç güzel söz: Dünya olmasa bile müzik olurdu. Schopenhauer Müziğin amacı heyecandır, hiçbir sanat insan kalbinde bu kadar yüce bir insanlık duygusu uyandıramaz. George Sand Müzik doğruca ruha seslenir, ruh da kendisini ancak müzik yardımıyla en iyi şekilde anlatabilir. Wolfgang Van Goethe Müziğin vahşi hayvanları yatıştıracak, kayaları yumuşatacak ve yüzyıllık çınarları eğecek bir çekiciliği vardır. William Congreve Müzik aşkı besteler. Shakespeare Kalpteki fazilet tohumları, müzikle yeşerir. Luther Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve herşeyidir. Atatürk Müziksiz hаyаt hаtаdır. Friedrich Nietzsche Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün. Konfüçyus Müzik, ruhun gıdasıdır. Mendelson Bence müzik, kendi başına bir ilaç ve hangi kültürden olursak olalım insanlığın kendini anlatabilmesinin en iyi yoludur. Billy Joel Müziğin cazibesi, durmadan dolaşan hislerimizi bağlar ve mustarip ruhumuzu sükunete kavuşturur. Congreve Müzik, insan ruhunu dalgalandıran, okşayan ve ona ince zevkler tattıran üstün bir sanattır. Hugo Riman Müzik Çalma Listesi Aşağıdaki çalma listesinden ok tuşuna tıklayarak, sizin için en sevdiklerimden oluşturduğum müzik listesini sırayla ya da listeden seçerek dinleyebilirsiniz. Parça satırının en sağındaki parça süresini gösteren rakamların üzerine geldiğinizde çıkan müzik ikonuna tıklayarak da açılan pencereden şarkı sözlerini takip ederek parçaya eşlik edebilirsiniz. Haydi volümü yükseltip, ruhunuzu müziğe teslim edin :)

  • Şiirlerim | Şeyda Şentürk

    Dünden Bugüne Şeyda Şentürk'ün Yazdığı Şiirler 22 Temmuz 2010 Örnek Sen benimsin, bir teksin, Şansıma düşen tek yeksin, Benimle ol hep kadere inat, Bildiğim en iyi örneksin. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 9 Ekim 2008 Sana Dair Geceler hüzünleri de aldı yanına, Kayboldu sanki dalga dalga. Sana dair, bize dair, yaşama dair Ne umutlarım vardı oysa... Sana neydi, ona neydi, kime neydi, Benim sevgim sonsuzdu, bir taneydi, Engelleri aşarım yanımda olmasan da Bilirim ki kalbin de kalbimi sevdi. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 22 Ocak 2007 Ayrılık Sen gittin kalplerimiz asılı kaldı, Yürek bir umut bekler hala; Bu ayrılık, bu vakit hiç olmadı, Ellerimiz kelepçe, ayaklarımız prangada. Gözler bakakaldı geçtiğin o yollara, Sokaklar kimsesiz şimdi, Hiçbir şey eskisi gibi değil yokluğunda, Alışmak zor, gelirsin bir gün belki. Bekleyeceğim kulağım telefonda, gözüm kapıda, Dalıp gidip sonsuz hatıralara, Rüyamdan uyandırırmışçasına, Ellerimi tutuver gel bir soluk uzanıp da. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 8 Ocak 2006 Ne Yapmalı Hayatımdasın ama Mutlu muyum bilmiyorum, Güzel şeyler ümit ederken Hala yerimde sayıyorum. Ne çıkarır bilemem ki, Yeni doğan gün karşıma Hayat sensiz veya senli, Nasıl olur çözemedim ki... Huzur var yanında bazen, Yürek çarpar hızlı hızlı; Bazen mutluyum sensizken Kalmadı bu aşkın tılsımı. Ne yapmalı ey sevgili? Nasıl gider bu iş böyle? Ayrı mı olmalı birlikte mi? Nasıl yaşanır söyle? seydasenturk.com Şeyda Şentürk 2 Temmuz 2005 Gönlümün Sahibi Aşık oldum gözlerine, Söylediğin sözlerine, Nasıl unuturum seni Büyüledin beni gizeminle. Adının baş harfini, Kazıdım kalbimin baş köşesine, Ey sevdiğim neredesin? Kalbimin anahtarı sende. Gönlüm arar her an seni, Yokluğunla olur deli, Gitme sakın uzaklara Gel ol gönlümün sahibi! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 1 Temmuz 2005 Serzeniş Korkuyorum sensiz geçen dakikalardan, Göremezsem seni bir daha olur ya, Resmedemeden yaşadığımız mutluluğu, Alışamadan ellerinin buğusuna, Sensiz kalıverirsem ya, n'aparım bir ömür boyu... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 17 Haziran 2005 İnsanlık Hali Bir pencere var ilerde karanlık, Uzakta, uzansan dokunamazsın. Pencere biraz aralık, İçerisi loş, aydınlık sanma aldanırsın. İyilik, kötülük hepsi bir orada, Karışık pencerenin içi, dönme dolap misali, Sevinçle hüzün dans ediyor kol kola, Her yerde rastlanan tablo bu, İşte insanlık hali! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 20 Nisan 2005 Pembe Gurur Aşklar pembe olurmuş, İnsan pembe görürmüş, Kalpten geçen bir ok, Bulutlara götürürmüş. Benim sevdam pembe görür, Aşkın kuralı budur, Gururla geçmez bir ömür, Aşkta olur tek pembe gurur! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 12 Mayıs 2005 Sevgin Elimde bir kadeh şarap, Aklımda senli günlerden bir anı, Hayatım kırık, dökük; duygular harap Yar, bu yürek yokluğuna alışamadı. Ölüm bile uzak sensiz, Bütün kapılar kapalı, Çiçekler bu mevsim yine renksiz, Yar, sevgin yaralarımı sarmalı... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 19 Nisan 2005 Aşktan Öte Sana duyduğum hisler, Bende gömülü bir hazine, Aşksız geçmiyor günler, Yürüyorum gölgenle. Sevgin parlar gözümde, Yıldız misali aydınlık, İçim sığmaz içime, Nefesin benim, ılık ılık. Yüzlercesini yaşatsalar, Seçerim sevgini gönlümde, Yüce sevgin senin gülüm, Bende aşktan da öte... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 7 Temmuz 2009 Seher Gözlüm Kime kaldı dünya sanki, Sen de göçüp gideceksin. Hayat bir film şeridi gibi Karelere bölüneceksin. Sana, bana, ona kalmaz, Dünyada saltanat olmaz, Gel seher gözlüm bana Ayrılık bize yakışmaz. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 19 Kasım 2007 Bilinmezlik Kaç metrekare gökyüzü odandan söyle, Kaç metrekare özgürlüğün? Lapiska saçlarını uzatsan Uzar mı göğe? Hadi kalk gidelim kalbim Bilinmezliğe... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 29 Ocak 2007 Hayat Bu Hayat bu, Olacaktır hatalar elbet Biri biterken bir gün, Gün gelecek yeniler eklenecek, Hayat bu, Hem acı var hem sevinç Gözündeki ışık yiterken bir gün, Mutluluk bahşedecek belki yeni gün. Hayat bu, Kaçmak istesen de kaçamazsın, O hep yanı başında alır yerini Umut et ki bu hayat, İnayetle karşılaştırsın hep seni. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 25 Temmuz 2005 Terör Estiren Kadın Dişi bir ceylan gibi Seke seke yürüyor, Kalçaları sağdan sola Soldan sağa oynuyor. Dişi bir panter kadın, Vahşi vahşi gülüyor, Erkeklerin yürekleri, Hopur hopur hopluyor. Sahnede zenne kadın, Yatakta bir kevaşe, Dışardaysa rahibe, Peki ya evde ne? Hizmetçi kadın evinde. Hal böyle olunca; Yaklaşmayın yanına bir adım, Adı çıkmış ona inmez dokuza, Terör estiren kadın! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 1 Temmuz 2005 İster misin? Sevip seviliyor musun, Beni düşünüyor musun, Sensizim buralarda Beni düşlüyor musun? Gel desem gelir misin, Elini verir misin, Bir ömür hep yanımda Kal desem ister misin? seydasenturk.com Şeyda Şentürk 1 Temmuz 2005 Oysa... Bilememişim kıymetini Yanımda olduğun dakikaların, Boş vermişim zamanı Bir mevsim öteye, Oysa çok yakınımdaymış mutluluk Anlayamamışım işte, Adını koyamamışım, Hissedememişim seni derinimde. Ne kadar yakınmışsın bana, Ellerimi uzatsam sana, Dokunabilirmişim oysa... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 16 Mayıs 2005 Yanımdasın Alıp başımı gidesim gelir kimi gün, Dağları, tepeleri aşıp ıssız maviliklere ulaşmak, Kaybolmak gelir içimden büsbütün, Almak anılarımı yanıma ve buradan uzaklaşmak. Senli ya da sensiz ya da nereye fark etmez, Bilmem çok mu uzağımda kalırsın, Bu sevda ölene dek izini sürmez, Kalbim benimle ya bilirim ki yanımdasın... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 20 Nisan 2005 Başucu Defterim Başucu defterimsin benim Yalnız gecelerimin sessiz yoldaşı, Kah anlatıp içimi döktüğümsün Geceler boyu süren gözyaşlarımı, Kah içine attığınsın Sessiz haykırışlarımı. Başucu defterimsin bilirsin, Doldurursun içimdeki boşluğu, Hisseder ama söylemezsin, Anlarım gözlerin dolu dolu. Sırdaşım, arkadaşım, yarenliğim, Sayfaların anılarımla dolu, Başımın tacısın sen benim, Bilirim yerin, başımın ucu. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 11 Mayıs 2005 Su Perim "Kızıma" Uzaktasın şimdi çok yakınımdayken, Minicik ellerin avuçlarımda dans ederken, Sensiz olmak zor meleğim, geçmiyor günler, Mis kokunu ciğerlerime hapsetmeden. Cilveli bakışların karşımda duruyor, Elma yanakların içimi yakıyor, Uzanıp dokunamamak sana Su Perim, Derinlerde bir yerde içimi acıtıyor. Gel yanımda dur, sarıl bana, Küçük kollarını dola boynuma, Sen benimsin herşeyim, vazgeçilmezim, Sensiz hayat geçmez, ölürüm Su Perim! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 29 Nisan 2005 Hayat Eşim Yüreğime sevdasını sığdıramadığım, Gözlerine bakıp da deryalara daldığım Ah eşim, aşkım, hayat arkadaşım, Varlığınla açılır kanatlarım. Uğruna, düşünmeden geceleri yaktığım, Başına çiçeklerden taçlar yaptığım, Gönlüme kalın halatla bağladığım, Sensiz kapanır hayata kapılarım. Yokluğunla katlanır acılarım, Büyük aşkımız kalır yarım, Sensizliği anlatmaya canım, Yetmez sözcük dağarcığım... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 10 Temmuz 2009 Mariposa Ah Mariposa, Yoksun yine yanımda, Hayalinle sevişir beynim, Geçtiğin yollara baka baka... Ah Mariposa, Olsaydın ya yanımda! İçime işleseydin, İliklerime, İzlerini silseydin Ta derinlerden... Ah Mariposa ah, Olsaydın ya yanımda! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 1 Mart 2007 Fani Hayat Geçiyor yıllar kendini hissettirmeden, Nerde, kime ait olduğunu bilmeden, Ne çıkar yalnız olsak ya da birisiyle, Kim sağ çıkar bu hayat gemisinden? Mutlu, mutsuz, üzgün ya da kederli, Koskoca bir muamma hayatın ta kendisi, İçindeyiz koskoca ateşten bir çemberin Sevmek, sevilmek, yaşam hepsi fani. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 19 Haziran 2006 Tiyatro Yıldızsız bir gece, Oturmuşum bahçemde; Beynimde düşünceler, Tiyatro başladı; 1. perde... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 9 Temmuz 2005 Farkında Değilsin Her akşam yeni bir umut seni görmek için, Bir şans, anlarsın belki sesini yüreğimin, Dile gelse şu dallar, sevgimi fısıldarlar, Sana koşuyor gönlüm sen farkında değilsin... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 29 aralık 2002 Anılar Son bulutlar da kayboldu gökyüzünden, Seyrederken dışarıyı penceremden, Güneş saklandı ayın ardına, Anılar geçti bir bir gözümden. Bir yüz belirdi önce hafızamda, belli belirsiz, Bir gülüş canlandı kısmen kederli, biraz kedersiz, Anılar dün gibi canlı duruyor zihnimde, Ey bulutlar, ben burdayım, giden sadece sizsiniz... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 1 Temmuz 2005 Unuttun mu? Yine yoksun gözlerim yollarında, Gittin şimdi çok uzaklara, Aklına gelir miyim bilmem Yoksa mutlu musun oralarda? Düşünür müsün beni bir an da olsa, Düşler misin bana baktığın o ilk anı, Mutlu musun yoksa orda, Unuttun mu bu çılgın kadını? seydasenturk.com Şeyda Şentürk 30 Haziran 2005 Haziran Akşamı Karşımda uçsuz bucaksız bir deniz, Dalgaların sesi kulağımda, Köpükler dans ediyor, Balıklarla kol kola. Bir gemi geçiyor uzağımdan, Yarıp gidiyor suları, Aklımda sen varsın inan, Yalnızlığım çınlatıyor koyları. Şimdi burda olsaydın, Sıcak kumların üzerinde, Yanımda uzansaydın, O sıcacık gülüşünle... Şimdi bana baksaydın, Tutsaydın ellerimi avuçlarında, Ah yanımda olsaydın, Şu haziran akşamında... seydasenturk.com Şeyda Şentürk 15 Mayıs 2005 İnsanlık Bir tek lokma yemedim bu gece, Açlık en büyük işkence, Onca insan nasıl uyur Tanrım, Karanlık üstlerini örtünce. Sokak arasından gelen bir çocuk sesi, Yüreğimi ta derinden inletti. İnsafa gelelim artık ey insanlık, Paylaşalım onlarla ekmeğimizi... Deniz yıldızının öyküsünü hatırlayın, Şöyle bir silkinip etrafınıza bakın, Bir insan, bir insandır sıvayın kolları Onlar için biz de bir insanlık yapalım! seydasenturk.com Şeyda Şentürk 19 Nisan 2005 Gonca Gül Gönlümde bir tomurcuktun Aşkımla yeşerttim seni, Küçüktün, ufacıktın Sevdam büyüttü seni. Bir goncayken gül oldun, Geldin, kalbime kondun, Sevgimle suladım seni, Sende gerçeği buldum. seydasenturk.com Şeyda Şentürk 2 Mayıs 2005 Hayat Renkler havada resim çiziyor, İç içe geçmiş, halka halka, Uzakta bir kadın ağlıyor, Hüzünlü bir şarkı tınısında... Bir roman okumuştum, Hatırlarıım orta sonda, Etkisini unutmuşum, Anımsadım bir çocuk ıslığında. Bir yanda sarı, pembe, mavi yan yana, Bir yanda bulutlar toplanmış kapkara, Kimi güler, kimi ağlar, Hayat bu işte, tam bir kargaşa! seydasenturk.com Şeyda Şentürk Daha Fazla Şiir Oku © Copyright seydasenturk.com 2021. Bu sayfada yer alan şiirlerin telif hakları, Şeyda Şentürk'e aittir. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler (şiirler) site yönetiminden ve yazarından (şairinden) izinsiz kullanılamaz.

  • Frida Tutkusu | Şeyda Şentürk

    Frida Kahlo'nun Çalkantılı Hayatı "www.seydasenturk.com" FRİDA TUTKUSU FRİDA KAHLO KİMDİR? Yaşamı Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı ressam, 1907 yılında Meksiko ’nun güneyindeki Coyoacán 'da dünyaya geldi. 6 Temmuz 1907 günü doğmuş olmasına rağmen, kendisi doğum tarihini, Meksika devrimi nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan etmiş, yaşamının modern Meksika'nın doğuşuyla başlamış olmasını istemiştir. Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felcinin sonucu olarak bir bacağı engelli kalmış, kendisine "Tahta Bacak Frida" denmişti. Bu engeliyle baş etmesini bilen Frida, genç kızlık çağında, dönemin en iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu’nda okudu. Bu okul, onu sanat , edebiyat , felsefe gibi alanlara yönlendirdi. İlerde Meksika düşün yaşamının önemli isimleri olarak anılacak Alejandro Gomez Arias , Jose Gomez Robleda , Alfonso Villa okul arkadaşları oldu. Okulda, anarşist bir edebiyat grubuna dahil oldu; güçlü bir kişilik oluşturmaya başladı. 18 yaşında geçirdiği bir trafik kazası bütün hayatını değiştirdi. Otobüs Kazası 17 Eylül 1925 okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, tramvayın demir çubuklarından birisi Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Kazadan sonra tüm hayatı korseler , hastaneler ve doktorlar arasında geçecek; omurgası ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşayacak, 32 kez ameliyat edilecek ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kangren yüzünden kesilecektir. Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. İlk oto portresi, "Kadife Elbiseli Oto portre"dir. (1926) 1927 yılı sonunda yürümeye başlayan Kahlo, bu dönemde sanat ve politika çevreleri ile yakınlaşmaya başladı. Kübalı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile tanışıp yakın arkadaş oldu. Birlikte, dönemin sanatçılarının davetlerine, sosyalistlerin tartışmalarına katılmaya başladılar. Kahlo, 1929’da Meksika Komünist Partisi ’ne üye oldu. Evliliği Resim çizmeye devam eden Kahlo aynı dönemde arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla Meksikalı Michelangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı ve ona resimlerini gösterdi. Aralarında romantik bir ilişki doğan iki ressam, 21 Ağustos 1929’da evlendiler. Frida, Rivera'nın üçüncü eşi oldu. Evlilikleri, "fil ile güvercinin evliliğine" benzetildi. Sanatçı, ikinci oto portresini evlendiği yıl yaptı (Eser, 2000 yılında bir Amerikalı kolleksiyoner tarafından 5 milyon USD'a satın alınmıştır). Aynı yıl Rivera'nın Komünist Parti'den ihraç edilmesi üzerine Frida Kahlo da partiden ayrıldı. 1930’da eşiyle beraber ABD ’ye gitti ve 1933’te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar eşiyle birlikte orada yaşadı. Evliliklerinden iki yıl sonra bir düğün fotoğraflarından yola çıkarak "Frida ve Diego Rivera" (1931) adlı tablosunu yaptı. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu. Çiftin, fırtınalı bir evlilik yaşamları oldu. Sağlık sorunları nedeniyle bir çocuğunu aldıran ve art arda iki düşük yapan Frida, eşinin sadakatsizlikleri nedeniyle 1939 yılında ondan ayrıldı ama 1 sene sonra yeniden evlendiler ve Frida’nın çocukluğunu geçirdiği "Mavi Ev'e" yerleştiler. Frida’nın da evlilikleri sırasında çeşitli erkeklerle ilişkileri olmuştu. Bunlardan birisi de Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki idi. Troçki, Rivera’nın Meksika Cumhurbaşkanından aldığı özel izin ile 1937’de Meksika’ya gelmiş ve Frida’nın evine yerleşmişti. Aralarındaki ilişkiyi Troçki’nin eşinin farketmesi üzerine Frida, Troçki’den ayrılmıştır. Troçki’ye düzenlenen suikastin ardından suikastçı ressam Siqueiros ’un arkadaşı olması nedeniyle sorgulanan Frida, bir süre Meksika’dan ayrılmayı uygun bulmuş; o sırada San Francisco ’da bulunan eski eşi Rivera’nın yanına gitmiş ve çift orada yeniden evlenmişlerdi. Son Yılları Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yapmış; yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da sergiler açmıştır. 1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939’daki Paris sergisi ile övgüler topladı. 1943'te La Esmeralda adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City'e gidemediğinden, derslerini evinde veriyordu. Öğrencilerine "Los Fridos" (Frida öğrencileri) denildi. 1948'de yeniden Meksika Komünist Partisi'ne katılmak için başvurdu ve başvurusu kabul edildi. 1950'de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 9 ay hastanede kaldı. 1953 yılı Nisan ayında Mexico City’de bir kişisel sergi açtı; Temmuz ayında sağ bacağı kesildi . Ölümü Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954’te, akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu; Yaşasın Yaşam isimli bir natürmorttu. Cenazesi, ertesi gün yakıldı. Külleri, Mavi Ev'de muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, 1955'te Rivera tarafından devlete bağışlanmıştır. Hayatını Konu Alan Filmler Frida Kahlo'nun hayatı, Frida ismi ile sinemaya aktarıldı ve bu filmde Kahlo'yu Salma Hayek oynadı (2002). 2005'te hayatını konu alan "The Life and Times Of Frida Kahlo" adlı bir belgesel film çekildi. Resimleri Frida Kahlo’nun 143 resmi vardır; 55 tanesi oto portredir. Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran, “gündüzlerinin ve gecelerinin celladı” olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizmiştir. Resimlerindeki ustalık, Pablo Picasso ’ya bile "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" dedirtmiştir. Sürekli evcil hayvan besleyen Frida’nın beslediği hayvanlarla ilgili iki portresi vardır: 1941'de yaptığı "Ben ve Papağanlarım" ile 1943'te yaptığı "Maymunlarla Oto portre". Frida’nın resimleri "sürrealist" olarak değerlendirilse de o sürrealizmi reddetti. Resimleri aslında acı ve kesin gerçekliği yansıtıyordu. Frida’nın resimlerinde Meksika kültürü ve devrimci ulusal kimlik tuvale aktarılmıştı. Kahlo, 1938’de New York’ta sürrealist resmin öncü isimlerinden dostu Andre Breton ’un da desteğiyle bir sergi açtı ve bu sergi ona uluslararası ün getirdi. 4 tablosunu aktör Edward G. Robinson ’a satarak ilk büyük satışını gerçekleştirdi, resimlerinin yarısı satıldı. Bu başarı üstüne 1939’da Paris ’te bir sergi açtı. Paris sergisinde fazla resmi satılmasa da eserleri büyük ilgi topladı; Picasso ve Kandinsky gibi sanatçıların övgüsünü kazandı; Louvre Müzesi , sanatçının Çerçeve adlı tablosunu satın aldı. Sanatçı, ülkesindeki ilk kişisel sergisini 1953’te Meksika’daki galerisinde açtı. Doktoru, yatağından çıkmasını yasakladığı için serginin açılışına karyolasında taşınarak götürülmüştü. Frida Kahlo'dan Geriye Kalan Fotoğrafları "Yürüyemezsem dans ederim." Bütün bir ömrünü tuvaline ve amansız acılarına adayan kadın Frida. Kitaplara sığmayacak aşkı, naçiz bir bedenin ıstırabıyla, gülümsemesi buruk kalan kadın Frida Kahlo! Aşkın, Acının Kadını Frida, kısacık dünyaya isyanını saçlarına taktığı güllerle gösteren naif bir sanatçı. O ki, hayal gücüyle acılarından soyutlanıp, yaptığı tablolarla bir devrimi açan kadın... Daha Fazla Fotoğraf Gör

  • Foto Galeri | Şeyda Şentürk

    Şeyda Şentürk'e Ait Fotoğraf Galerisi Foto Galeri

  • Eski Türkçe Kelimeler | Şeyda Şentürk

    Şeyda Şentürk Sizler İçin Unutulmaya Yüz Tutmuş Eski Türkçe Kelimeleri Derledi. ESKİ TÜRKÇE KELİMELER Güzel Türkçemizde 78 bin ana kelime olmasına rağmen, günlük yaşamımızda ortalama 400 civarında kelime kullanıyoruz. Günümüzde artık çok sık kullanılmayan, unutulmaya yüz tutmuş, çoğu Osmanlıca, Farsça ya da Arapça kökenli eski Türkçe kelimeleri sizler için derledim. Buyrun hep birlikte öğrenelim...

  • Atatürk Köşesi | Şeyda Şentürk

    Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı, gerçekleştirdiği devrimler ve fotoğrafları, seydasenturk.com'da. ATATÜRK'ÜN HAYATI Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı. Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlar'a karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığı'na getirildi. Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal, 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletleri'ne "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustosta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu, onurunu İtilaf Devletleri'ne karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir. Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları'ndan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halepteki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Veliaht Vahdettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı'na getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığı'na Mustafa Kemal seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı. Türk Kurtuluş Savaşı, 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar'ın İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı. Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı. Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921) I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921) II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921) Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos- 9 Eylül 1922) Sakarya Zaferi'nden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşmasıyla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşmasıyla paramparça edilen, Türkler'e 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde, ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı. 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğuyla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk, oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. Atatürk,Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz: 1. Siyasal Devrimler: Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 2. Toplumsal Devrimler Kadınlara, Erkeklerle Eşit Haklar Verilmesi (1926-1934) Şapka ve Kıyafet Devrimi (25 Kasım 1925) Tekke Zâviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925) Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) Lâkap ve Unvanların Kaldırılması (26 Kasım 1934) Uluslararası Saat, Takvim ve Uzunluk Ölçülerinin Kabulü (1925-1931) 3. Hukuk Devrimi : Mecellenin Kaldırılması (1924-1937) Türk Medeni Kanunu ve Diğer Kanunların Çıkarılarak Laik Hukuk Düzenine Geçilmesi (1924-1937) 4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: Öğretimin Birleştirilmesi (3 Mart 1924) Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928) Türk Dil ve Tarih Kurumları'nın Kurulması (1931-1932) Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) Güzel Sanatlar'da Yenilikler 5. Ekonomi Alanında Devrimler: Aşârın Kaldırılması Çiftçinin Özendirilmesi Örnek Çiftliklerin Kurulması Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi. Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığı'na seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk, ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927, 1931, 1935 yıllarında TBMM, Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. Atatürk, sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere, aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını, komutanlarını ağırladı. 15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu. Atatürk, özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanım'la evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik, 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk, Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı. 1937 yılında, çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyeleri'ne bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumları'na pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine, devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu. ATATÜRK'ÜN SON YILLARI VE ÖLÜMÜ Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi, 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde, Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna, kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati, hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi, Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca, Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat, hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları'na bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk Ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir. Atatürk, 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu, Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk, bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları'nın çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca, Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürk'ün hastalığı, tekrar şiddetlendi. 8 Kasım'da sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi, onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk, aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk Milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün, üç gece gözü yaşlı bir insan seli, ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı, 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında, Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı, cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde, derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi. Atatürk'ün vefatı üzerine, cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu, katafalktan alınarak Etnografya Müzesi'nde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı, Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan toprakları ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi. Atatürk Fotoğrafları Galerisi

  • Forum | Şeyda Şentürk

    "seydasenturk.com" Forum Bunun nasıl çalıştığını görmek için sitenizi yayınlayın ve canlı sitenize gidin. Kategoriler Tüm Mesajlar Gönderilerim Giriş / Kaydol Forum Yeni Mesaj Oluştur Hobi Hobileriniz neler? Haydi siz de hobilerinizden bahsedin... subcategory-list-item.views subcategory-list-item.posts 1 Takip Et Müzik En Sevdiğiniz Müzik Türü Nedir? subcategory-list-item.views subcategory-list-item.posts 1 Takip Et Forum - Frameless

  • Frida Kahlo'nun Eserleri | Şeyda Şentürk

    Kronolojik Sıralamasıyla Frida Kahlo Eserleri "www.seydasenturk.com" Frida Kahlo'nun Eserleri Meksikalı ressam Frida, kendisini halk ressamı olarak tanımlıyordu. Ona göre resimleri kendi gibi Meksika’nın devrimci ruhunu simgeliyordu. Resimlerinde yer alan gerçeküstü kompozisyonlara rağmen sürrealist olduğunu kabul etmedi. Sonuçta o bilinçaltı düşüncelerini ya da rüyaları yansıtmakla ilgilenmiyordu. Resimlerinde gerçek dünyadan bir kompozisyonun yanında duygularını yansıtan unsurlar da yer alıyordu. Günümüzde onun stilini Büyülü Gerçekçilik (Magic Realism) ile ifade etmek daha makul sanki. Büyülü Gerçekçilik akımının bir manifestosu, kuralları yoktu. Ayrıntılara ve ikincil anlamlara değer veren, naif stile sahip ressamların ortak diliydi. Hiç resim eğitimi almamış ve resim yapmayı kendi kendine öğrenmiş bir ressam olduğundan Naif Sanat yaptığını da söyleyebiliriz. Frida, vahşi güzelliğini Alman babasına ve Kızılderili annesine borçluydu. 6 yaşındayken çocuk felci geçirdi ve bir bacağı sakat kaldı. Tam ismi Magdalena Carmen Frieda’ydi. 1930’lardan sonra milliyetçi duygularla, isminin Almanca Frieda yazımını değiştirip, Frida olarak kullanmaya başladı. İlk dönem resimlerinde imzasında Frieda Kahlo yazdığını görebiliyoruz. İyi bir eğitim aldı, kaza geçirmese muhtemelen doktor olacaktı. Sorgulayan, entelektüel aynı zamanda anarşist ruhlu biriydi. 19 yaşındayken geçirdiği trafik kazası hayatının dönüm noktası oldu. Kazada ölenler de olmuştu, o kalçasından giren demirle hayatta kaldı. Sıkıntıdan hastanede kendisine bir eğlence buldu; resim yapmak. Aynaya bakarak otoportrelerini yaptı. İleride bu kadar çok otoportre yapmasını “yalnızlık” olarak açıklayacaktı. İki yıl sonra ancak ayağa kalkabildi ama bir tesellisi vardı, “ressam” olmuştu... Self Portrait in a Velvet Dress, 1926 Frida, bu resmi sevgilisinin sevgisini yeniden kazanmak için bir aşk sembolü olarak kullanmıştır. Bu resime 1926 yazı sonlarında, Alejandro ile olan ilişkisinin bozulmaya başladığı zaman başladı. Ona mektuplar yazdı ve onu hak edecek daha iyi bir insan olacağına söz verdi.1926 Eylül’ünde bu portreyi bitirdiğinde şöyle bir mektup yazdı “Birkaç gün içinde portre senin evinde olacak. Çerçevesiz gönderdiğim için beni affet. Senden alçak bir yere koymanı rica ediyorum, beni sürekli görebileceğin.” Portrait Of Cristina My Sister, 1928 Daha sonraki yıllarda Diego’yla birlikte olacak kardeşi Cristina’nın portresi. Frida, kardeşini beyaz, oldukça sade giysiler içinde derin ve düşünceli bakışlarla tuvale aktarmış. Yüz renkli ve nettir. Arka plandaki sadeliği, küçük bir ağaç ve bir ağacın yapraklarını resme dahil ederek renklendirmiştir. Portrait of Alejandro Gomez Arias, 1928 Alejandro Gomez Arias Frida Kahlo'nun okul arkadaşıdır. O talihsiz günde, Diego Rivera'nın ders verdiği okullarına giderken yaşadıkları trafik kazasında beraberlerdi. Fakat Alejandro bu kazadan Frida'nın aksine fazla yara almadan kurtulmuştur. Ardında bu kazadan sonra yatağa mahkum olan Frida'yı bırakarak aynı yıl ülkeden ayrıldı. Alejandro ile Frida bir süre mektuplaşmayı sürdürdüler. İlişkilerini bitirdikleri sene olan 1928'de Frida bu portreyi yapmıştır. Self Portrait – Time Flies, 1929 The Bus,1929 Frida bu tablosunda iki ayrı tema işliyor. İlki Meksika toplumundaki sınıf farklılıklar diğeri ise hayatının dönüm noktası olan kaza. Frida’nın 1925’te uğradığı otobüs kazasına da resimde vurgu yapıyor. Kahlo hiçbir zaman doğrudan kazayı tasvir eden bir resim çizmedi. Bu resimde de kazadan önceki anlar temsil ediliyor. Portrait Of A Woman In White, 1930 Frida’nın San Francisco yıllarında yaptığı bir resim. Kadının kim olduğu bilinmiyor. Bir davete gider gibi, beyaz elbisesi içinde modern bir kadın. Feminen bir giysi içinde olmasına rağmen, yüzü masum bir ifadeyle tasvir edilmiş. Perde, Frida’nın birçok resminde olduğu gibi burada da var. Yanaklardaki pembe allık ve arka plandaki gökyüzünün mavisi resimlerindeki renklerin uyumunu göstermektedir. Frieda and Diego Rivera, 1931 Frida Kahlo deyince akla gelen ilk isim Diego Rivera'dır elbette. Ne yaparsa yapsa onu sevmekten vazgeçmedi Frida. "Senin çirkin olduğunu söyleyen annemden nefret ettim. Sana benim gibi bakamayan herkesten. Senin güzelliğini görememelerini anlayamadım hiç…" diyen Frida bu eserinde de büyük aşkı Diego'su ile düğün günlerini resmetmiştir. Self-Portrait Along The Borderline Between Mexico and The United States, 1932 Frida Kahlo bu resminde ülkesi Meksika’ya olan sevgisini anlatır. Meksika ve ABD’yi karşılaştırır. Pembe elbisesi, beyaz eldivenleri, elinde Meksika bayrağı ile zarif bir görünümde tuvale aktarmış kendisini. Sağında gri bacaları tüten, teknolojik görünümüyle ABD. Solunda Aztek heykeller, çeşitli bitkilerle Meksika. Arka plandaki ay ve güneş de, Meksika’nın aydınlığı, ABD’nin karanlığını sembolize eder gibi. Hospital Henry Ford, 1932 Frida Kahlo'nun rahmi ve yumurtalıkları geçirdiği trafik kazası sonucu çok hasar görmüştür. Bunun sonucunda hamile kalması çok riskli olduğu gibi doğum yapabilme ihtimali çok düşüktür. Evlilikleri boyunca iki kez hamile kalan Frida iki bebeğini de doğuramamıştır. Bu resminde Frida, Diego'nun isteksizliğine rağmen sıkı sıkıya sarıldığı ilk bebeğini düşük yaparak kaybedişini anlatmıştır. Self Portrait With Necklace, 1933 Frida’nın alamet-i farikalarından birisi birbiriyle birleştirilmiş kaşlar. Herkesi şaşırtan ise bıyıkları. Meksikalılar için anlamlı, çünkü 19. yüzyılda Meksika burjuvaları, kadınlarının bıyıklarıyla övünürmüş. Bu, onların köse olan yerli ırkından değil, gerçek İspanyol olduğunu gösterirmiş. İri taşlı kolyesi ile kadınsılığını ön plana çıkarmış. Saçları örgülü ve toplanmıştır ki, daha sonraki birçok resminde kendisini farklı örgülü saçlarla tasvir edecektir. Me And Baby Doll, 1937 Frida Kahlo’nun annelik özlemini yansıtan bir resim. Anne olamamak onun en büyük acılarından birisi. Kendisini yarım kadın gibi mi hissediyor ne dersiniz?! Meksika kıyafeti içinde, elinde sigara, bebeğe bakmayan, sevgisiz bir ifade, belki de hiç anne olamayacağına bir gönderme olabilir. The Suicide Of Dorothy Hale, 1938-Suicide-of-Dorothy-Hale-1938-1939 Frida’nın arkadaşı oyuncu Dorothy Hale,1938 yılında en sevdiği siyah kadife elbisesini giyer, bütün arkadaşlarına tek tek mektup yazar ve sonra kendini 16. kattan aşağı bırakır.Frida yapıtında intiharı üç aşamada verir. İlk aşama camdan atlarken, ikinci aşamada bulutlar üzerinde düşerken, üçüncü aşamada yerde kan gölünde seyirciye bakarken.Alttaki gri şeritte “Bayan Dorothy Hale 1938 yılının 21 Ekim’inde, sabah saat altıda New York şehrindeki Hampshire Evi binasının üst kat pencerelerinden birin The Portrait Of Diego Rivera,1937 Frida Kahlo, bu eserinde hayatının büyük aşkı Diego'yu resmetmiştir. The Two Fridas, 1939 Frida portrede iki farklı kişiliğini göstermekte,çift otoportrede iki Frida da yan yana oturuyor ve el ele tutuşuyorlar,bu iki Frida birbirlerinden oldukça farklı bir görüntü çiziyor.Frida’lardan biri Avrupa tarzı beyaz bir Victoria dönemi elbisesi giyerken diğeri ise geleneksel bir Meksika elbisesi giymekte.Her iki Frida da eşyaları kucağında tutuyorlar.Meksikalı Frida’nın elindeki fotoğrafa dikkatli baktığımızda fotoğraftakinin büyük aşkı Diego Rivera’nın küçük bir portresi olduğunu görüyoruz. Self-Portrait with Thorn Necklace...,1940 Self-Portrait with Thorn Necklace and Hummingbird.Frida yarı Avrupalı, yarı kızılderili olduğundan kendini melez Meksikalı anlamına gelen “mestiza” olarak tanımlamaktaydı. Bu tabloda Frida, kendini İsa ile bir Aztek tanrıçasının karışımı şeklinde betimleyerek hem kurban hem de her şeye gücü yeten bir kadın olduğunu vurgulamaktadır. Self-portrait with Cropped Hair,1940 Diego ile ilk ayrılıkları sonrasında Frida yaptığı bu resimde de olduğu gibi girdiği bunalım sonucu tüm saçlarını kesmiştir. "Böyle bir bunalıma sebep olan ayrılığı nedeni ne olabilir ki?" Diyecek olursanız eğer, Ressam Diego Rivera çok çapkın ve kadın tutkunu olan bir adamdır ve evlilikleri sırasında biseksüel olan Frida ile birbirlerini defalarca kez aldatmışlardır. Ama bardağı taşıran son damla ve bu resmin mimarı olan olay Diego'nun Fridayı öz ablasıyla aldatması olmuştur.

  • Görsel Tasarımlarım (Sosyal Medya) | Şeyda Şentürk

    Görsel Tasarımlarım Sosyal Medya için tasarlanmış içerik üretimlerimden örnekler... Şeyda Şentürk Logo Tasarımı Şeyda Şentürk Profil Fotoğrafı Reklam Görseli İyi Haftalar Görseli 23 Nisan Kutlaması Reklam Görseli

  • Sosyal Medya Yönetimi | Şeyda Şentürk

    Sosyal Medya Yönetimi Nedir? Profesyonel sosyal medya yönetimi, sosyal medya hesaplarının hedef kitle analizi sonrasında belirlenen sosyal medya yönetimi stratejisine göre belirli bir plan dahilinde yürütülmesidir. Sosyal medya yönetimi, sosyal medya hesaplarının nasıl kullanılacağı, bu hesaplarda paylaşımların ne sıklıkla ve nasıl yapılacağı, kurumsal kimliğin nasıl yansıtılacağı ve kriz durumunda nasıl bir yöntem izlenilmesi gerektiği gibi konuların yönetilmesi adına stratejilerin oluşturulması, gerçekleştirilmesi ve analizinin yapılmasını kapsayan süreçlerdir. We Are Social tarafından açıklanan verilere göre dünyanın büyük bir kısmının karantinada olduğu 2020'de, sosyal medya kullanıcıları son üç yılın en hızlı artışıyla 4,20 milyara ulaştı. Türkiye’de her gün yaklaşık 44 milyon kişi sosyal medya hesaplarında aktif olmaktadır. Durum böyle olunca sosyal medya büyük bir pazar haline gelmekte ve firmalar da daha çok müşteriye ulaşabilmek ya da mevcut müşterileriyle daha sağlam bir bağ oluşturabilmek için bu platformlardan yararlanmaya çalışmaktadırlar. Sosyal medya yönetimi, burada önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Günümüz teknolojisinde birçok işlevi ve güçlü bir yeri olan sosyal medya, en önemli pazarlama stratejilerinden biri olarak da kabul edilir. Bir markanın sosyal medyasını yönetmek ile sosyal medyada kullanıcı olmak arasında büyük fark vardır. Bu nedenledir ki, sosyal medyada bilgili ve iyi bir kullanıcı olmanız, kurumsal anlamda sosyal medya yönetimini etkili ve profesyonel bir seviyede yapabilmeniz anlamına gelmez. Başarılı bir sosyal medya yönetimi için bu platformlarda kullanıcı olmak yeterli değildir. Sosyal medya yönetimi, kitlelerin ve içeriklerin analiz edilerek belirli pazarlama stratejilerinin uygulanmasıyla gerçekleştirilen ve deneyim isteyen bir iştir. Marka itibarını oluşturmak, standart sosyal medya kullanıcılarının veya hesap yöneticisi kişilerin yapabileceği bir iş değildir. Bu yüzden sosyal medya yönetiminde sosyal medya uzmanlarından destek almak gereklidir. Sosyal Medya Yönetimi Nasıl Yapılır? 1 - Planlama ve Strateji Markanın hangi kitleyi hedeflediği, Markanın sektördeki güçlü ve zayıf yanlarının analiz edilmesi, Marka dili oluşturma, Markanın içerik yönetimi ve teması, Geliştirilebilir yönler, hedefler ve amaçlar 2 - Marka ve Rakip Analizi Rakiplerinizin hangi sosyal medya platformlarını kullandıkları Hangi özelliklerini ön plana çıkardıkları Kimleri hedefledikleri Ne sıklıkla ve nasıl içeriklerle paylaşım yaptıkları Hangi paylaşımların ne kadar beğeni ve etkileşim aldığı Kendi markanızın sosyal medyadaki duruşu, güçlü ve zayıf yönleri Rakiplerden edinilen raporların kendi markanıza nasıl uygulanacağı 3 - Kurumsal Hedefler Markanızın olumlu yönlerini gerçekçi bir şekilde öne çıkarmak Kampanya içeriklerini, günlük haftalık ve aylık operasyonlar olarak belirlemek Marka bilinirliği ve tanıtım konularına yoğunlaşmak Hedef kitlenin taleplerine uygun algoritmalar geliştirmek Beklentileri karşılayan ve sorun çözümü odaklı içeriklerle hızlı bir şekilde büyümek 4 - Profesyonel İçerik Üretimi İçerik planlaması yapılması, Markanın takipçi hedefine uygun içerik seçenekleri geliştirmesi, Video, infografik ve animasyon gibi alternatiflerin kullanılması, Sadece satış üzerine değil markanın tanıtımı ve sadakati konusunda içerik üretilmesi, Özgün, benzersiz ve rakiplere bile ilham verecek tasarımlarla öne çıkılması, Müşterilerin dikkatini çekecek yenilikçi işlerin takip edilmesi, Soru cevap, anket, kampanya gibi İnteraktif içeriklerin paylaşılması 5 - Reklam ve Reklam Planlaması Belirli bir reklam planlaması dahilinde yapılan paylaşımlar, verilen emeğin karşılığını, marka bilinirliği veya ürün ya da hizmet satışı olarak geri dönmesini sağlayan bir etkendir. 6 - Hesap Moderasyonu Kurumsal sosyal medya sayfa moderasyonu yaparken rakip analizinden marka hedeflerinin belirlenmesine ve içeriklerin oluşturulmasına kadar planlamaya bağlı kalarak ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Aksi halde çok başarılı bir stratejik planlama yapsanız bile sosyal medya sayfasında moderasyon konusunda dikkatli olmazsanız bu hedeflerinize yaklaşmanız mümkün olmayacaktır. 7 - Rapor Hazırlama ve Sonuç Sosyal medya uzmanlarından profesyonel destek aldıktan sonra, yapılan çalışmaların ve süreç içinde gelinen noktanın yakından takip edilmesi önemlidir. Hangi paylaşımların ne kadar etkileşim aldığının raporlanması, aynı zamanda bir sonraki ay içinde geliştirilmesi gereken hedefleri de belirleme konusunda avantaj sağlamaktadır. Bu yüzden özellikle haftalık bazda sosyal medya hesabı yönetiminde rapor alınması, daha başarılı bir yönetimin de ilk basamağı haline gelmektedir. Hesapların tüm sosyal medya mecralarındaki genel verilerine bakılarak yeniden planlamalar yapılması da mümkün olmaktadır. Vee; hal böyleyken sosyal medyanın hayatımızdaki önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz de sosyal medya hesaplarınızı uzmanının ellerine emanet etmekte ve pazardaki payınızın farkına varmakta geç kalmayın derim. Size sadece bir tık kadar yakınım, hadi öyleyse artık merhabalaşalım :) Aşağıdaki "Bana Ulaşın" düğmesine ya da sayfalarda yer alan "Messenger" butonuna tıklayarak benimle iletişime geçebilirsiniz... Sosyal Medya Yönetimi Neden Önemli? Tüketici davranışları üzerinde çok ciddi etkisi olan sosyal medyayı iyi bir şekilde kullanarak yeni müşteriler kazanabilirsiniz. Dijitalleşen dünyada marka tanıtımı yapmak için açık hava reklamları veya TV reklamlarından ziyade sosyal medyayı kullanarak hem daha uygun maliyetli hem de etki alanı daha büyük çalışmalar gerçekleştirebilirsiniz. Hedef kitlenizi belirli bir alanla sınırlamak yerine dünya çapında müşterilerle buluşarak potansiyelinizi çok daha ciddi seviyelere ulaştırabilirsiniz. Müşteri kitlesi oluşturmanın yanı sıra müşteri sadakatinde de ciddi seviyeler yakalayabilmenin avantajına sahip olursunuz. Reklam ve pazarlama çalışmaları ile uzun süreler harcamak yerine sosyal medya sayesinde kısa sürede hedef kitlenize erişebilirsiniz. Sosyal Medya Hesaplarını Kendim Yönetsem Nasıl Olur? Sosyal medya hesaplarını firmaların pek çoğu kendi yönetmek ister. Çünkü firma yetkilileri, firma sosyal medya hesaplarının da tıpkı kişisel sosyal medya hesapları gibi yönetildiğini ve yönetiminin son derece kolay olduğunu düşünmektedir. Ancak bu düşüncenin tamamen yanlış olduğunu ve sosyal medya hesaplarının profesyonel bir sosyal medya uzmanı, dijital pazarlama uzmanı tarafından yönetilmesi gerektiğini ifade edebiliriz. Sosyal medya hesap yönetimini, firmanın herhangi bir eğitim almadan ve profesyonel bir desteğe ihtiyaç duymadan gerçekleştirmesi, firma hesabının amatörce kullanılmasına neden olacaktır.

bottom of page